İkinci yarıyılın ilk zili çaldı ve köy okullarımızda yüz yüze eğitim başladı. Bu mutlu an için Suçatı İlkokulu/Ortaokulu’nda öğretmen ve öğrencilerimizle bir araya gelen İl Milli Eğitim Müdürümüz Cemal Yılmaz, öğretmen ve öğrencilerimizin okullarına ve yüz yüze eğitime kavuşma sevinçlerine ortak oldu.

54 Bin Öğrencimiz ve 460 Köy Okulumuzla Yüz Yüze Eğitime Başladık

İl Milli Eğitim Müdürümüz Cemal Yılmaz, öğretmenler ile yaptığı sohbette Kahramanmaraş’ta 54 bin öğrenciyle köy ve kasabalardaki 460 okulda yüz yüze eğitim-öğretime başlandığını ifade etti.

Eğitime başlayan öğrencilere, onları yetiştiren öğretmenlere ve bu çocukları okullarımıza emanet eden velilere teşekkür eden İl Milli Eğitim Müdürümüz Cemal Yılmaz, konuşmasına şöyle devam etti: “Bugün sizlerle ve öğrencilerimizle beraber yüz yüze eğitime başladık, onlarla beraber bu hasreti giderdik. Öğrencilerimizin okulun kapısından içeri girmesi mevzuatın, sınıfın kapısından içeri girmesi ise nöbetçi öğretmenin görevidir. Sınıflara girdikleri andan itibaren iki tane daha kapı açılması lazım: Bu iki kapıdan bir tanesi gönül kapısı. Gönüllerine giremezsek, çocuklarımızın sınıflarda olması bir mana ifade etmiyor. Gönül kapısına girdikten sonra da zihin kapılarını açmamız gerekiyor. Çünkü gönlüne girmediğimiz çocuğun, zihnine bilgi yüklenemez. Bu bakımdan öğretmenler olarak bizlere büyük sorumluluklar düşüyor. Çocuklarımızın gönül kapılarını da zihin kapılarını da açmamız lazım. Yani motivasyonlarını sağlamamız gerekiyor. Bu da ancak kendimizi motive etmemize bağlı. Biz kendimiz motive olamazsak öğrencilerimizin motivasyonunu sağlamamız mümkün olmaz. Moralimizi bozacak, canımızı sıkacak, bu ortamdan kaynaklanan sıkıntılardan dolayı hususlar olabilir. Ama şartlar ne kadar kötü olursa olsun büyük bir hassasiyet ve duyarlılıkla görevimizi yapmamız, işimize devam etmemiz gerekiyor.”

İşimizi ve Öğrencilerimizi Sevmeliyiz

Çocukta eğitimin sevgiyle, çocuğu sevmekle başlayacağını ifade eden İl Milli Eğitim Müdürümüz Cemal Yılmaz, “Sevmediğimiz, istemediğimiz bir işi yapamayız. Yapsak da yoruluruz. Çocuklarımızı sevmemiz lazım, mesleğimizi sevmemiz lazım. Dünyada yapılacak en kıymetli, en şerefli meslek, öğretmenliktir. Çünkü bütün iyileri de bütün kötüleri de biz yetiştiriyoruz. Öğrencimiz, bir devlet başkanı olduğunda, bir iş adamı olduğunda, bir komutan veya general olduğunda, ‘Bunu ben yetiştirdim, bunun öğretmeni benim’ diyoruz ve onur duyuyoruz. Hakkımızdır da onur duymak. Ama bununla beraber ihmal ettiklerimizden dolayı da mesuliyetimizin olduğunun bilincinde olmamız gerekli. Dolayısıyla öğretmenlik hiçbir zaman para kazanma mesleği değildir, öğretmenlik insan kazanma mesleğidir; ihmal ederseniz de insan harcama mesleğidir. Onun için de bizler öğrencilerimiz için elimizden gelen gayreti sarf edelim; bu, bizim için en büyük servettir, en büyük sermayedir.” diye konuştu.

Editör: TE Bilisim